10 Aralık 2011 Cumartesi

Farklı Sporlar - Surf

Surf Türkiye'de yapma olanakları malesef olmayan bir spor. Denge, dayanıklılık ve ileri görüşlü olmak şart (bir sonraki büyük dalgayı görecek kadar ileri görüşlü olmak yeterli.) Profesyonel olarak yapıldığında çok iyi gelir ve imkan sağlıyor (bir arkadaşımın aylık ortalama geliri $40.000 ve yapması gereken tek şey hayatta en çok sevdiği şeyi yapmak, surf!)  


Hawaii'deki "Hang Loose" rahatlığı ve Surf'ün iş hayatındaki önemi :)
Hawaii dünyadaki surf yapılacak yerlerin en başında geliyor (büyük rakibi Bali ile beraber). Hawaii'nin yerlileri arasında surf tamamen farklı bir felsefe ve meditasyon. Surf Hawaii'nin üç temel kültürel simgesinden biri. (Surf, outrigger canoe, Hula dansı). Yüzlerce surf okulunun bulunduğu ve bu sporun yaygın bir şekilde yapıldığı Hawaii'de 3 yaşındaki çocuktan 90 yaşındaki amcaya kadar bu sporun sevdalısını bulmak mümkün.


Zaman içerisinde dalgalarla bütünleşmenin farklı yollarını bulmuş olsalarda (stand-up paddling, paddleboarding, body-boarding vs vs) Hawaii'nin yerlileri hala tam bir bağlılıkla surf yapmaya devam ediyor.


Eğer herhangi bir "board" sporu yapıyorsan (skateboard-kaykay-, snowboard vs) bu demek oluyor ki surf'ün "ride the wave" bölümü yani dalganın üzerindeki yüksek ivmeli hareket pozisyona alışmakta zorluk çekmeyeceksin ama “ride the wave” bölümüne gelene kadar daha atman gereken birkaç önemli adım var. Yorucu ama eğlenceli adımlar bunlar. Şimdi adım adım surf’ü inceleyebiliriz.

1)     Kara eğitimi: Kürekteki gibi yorucu ve bitmek tükenmek bilmeyen bir çalışma değil, ki Allah’tan surf ergometresi diye bir şey de yok. 15 dakika ila yarım saat arasında değişen bir süreç bu.  Kumsalda surf board üzerine nasıl yatılacağını, denge noktanın neresi olması gerektiğini, board üzerinde ayakta durma aşamalarını, denge ayağın ve buna bağlı olarak duruş pozisyonunu öğrendiğin adım. Ayağa kalkma aşamalarını “Catch the wave” bölümü altında daha ayrıntılı işleyeceğim.

2)     Paddling (kulaçlama): İki bölümde incelenebilir. Biri kıyıdan dalgaların kırıldığı yere kadar olan bölüm ve diğeri dalgayı yakalamak için gerekli ivmeyi kazandığımız bölüm.
Bilmem kaç kere üzerinde sabit durma denemesinden sonra artık board üzerinde kulaç atmaya alışmışsın. Heyecan dorukta. Yeni bir spor, yeni deneyimler. Başlıyorsun dalgalara doğru gitmeye, bir kulaç, iki, üç… sağ kol, sol kol ya da beraber… yüz kulaç, iki yüz kulaç… bitmiyor. Kolların düşecek sanki ama daha dalgaların kırıldığı yeri bile geçemedin. Moralini bozmadan azimle, kararlılıkla devam ediyorsun. Arada dinlenmek istiyor duruyorsun ve üzerine kırılan bir dalga seni beş-on metre daha geriye sürüklüyor. Kulaçlamaya devam… Unutma, kırılan dalgaların altına dal ki geriye sürüklenme. Eğer dalgaların üzerinden geçmeye çalışırsan ayağındaki board’a bağlı 2 metrelik ipin seni geriye çektiğini hissedeceksin ki board çoktan dalgayla beraber sürükleniyor… Yeterli kararlılığa sahipsen, bir şekilde dalgaların başına geleceksin. Dur dinlen orda, kollarındaki gücü toparla ve istersen “ben yıllardır bu işi yapıyorum” ifadesiyle etrafındakilere bak ki bu ifade çok sürmeyecek. Dinlenmenin tadını çıkar şimdilik.

3)     “Catch the wave bro!” Dalgaları yakalama: Geriye kulaçlamayı başarmış bir grup insanla beraber surf için ideal dalgayı gözlüyorsun. Gözler keskin, millet board üzerinde bir sağa bir sola dönüp gösteri yaparken sen zar zor board üzerinde şahin bakışlarla ufka bakıyorsun; sanki ne beklediğini biliyormuş gibi J Tavsiyem etrafındakilere bak ki zaten büyük bir dalga geleceği zaman herkes yaklaşık on saniye önce hazırlıklara başlar. Derken aman bir heyecan bir hareketlilik… Sen de hemen hazırlanıyorsun, olay basit; bitir kafanda olayı: kulaçla ve hızlan, dalga gelince alıp götürecek seni zaten!... de pek öyle olmuyor işte… Dalga geldi, iyi hoş, sen kulaçladın, aferin, hızlandın, gayet güzel, dalga yükseldi veee geçti. Sen hala ordasın, ama bu sefer yalnız... çünkü herkes gitti dalgayla. Neyse iyi de oldu çok da güzel oldu ki zaten gücünü de tam toparlayamamıştın. Bir dahaki dalgaya kadar dinlenme zamanı…

4)     Ayağa kalkma:  Uzun uğraşlar sonrasında ilk dalganı yakalıyorsun ve dalgayla beraber hızlı bir şekilde ilerliyorsun. İlk defa bu noktada surf’ün sana kattığı "dalgayla bir bütün olma" duygusunu tadıyorsun ve daha da güzeli var. Ecnebi kavimler arasında “HOLY SHIT! effect” olarak bilinen ve gerçekten de “Vay Canına” (filtrelenmiş çeviri!) dedirttiren kavramla tanış şimdi. Board dalgayla o kadar hızlı bir şekilde ilerliyor ki o andaki tatminkarlığı kelimelerle anlatmak neredeyse imkansız. Okyanusun gücünü board'unda ve tüm vücudunda hissediyorsun. Board üzerinde yatıp birkaç dalga daha yakalayıp pratik yaptıktan sonra artık ayağa kalkmaya çalışma zamanı. 
     
     Dört basit adımla artık ayaktasın. 1- Sphinx duruşu, ellerini göğüslerinin yanından board üzrine koy ve üst vücudunu kaldır. 2- Ellerini oynatmadan dizlerini karnına çek. 3- Denge ayağın sabit, diğer ayağını öne açıp omzuna değdir (yere dik olacak şekilde). 4- Ellerini bırakıp bacakların kırık bir şekilde kollarını board'a paralel açarak doğrul.

5)     “Where you look, there you go!”: Ayakta board’ına bakma, her zaman ileriye bak ki 1- dengeni koruyabilesin, 2- karşıdan gelenleri ezme!


Bu dalga oyunları süresince zamanın nasıl geçtiğini anlamayacaksın bile ve saate baktığında geçen zamana şaşırcaksın. Eğer güneş kremi sürmediysen akşam sırt üstü yatıp dinlenme hayalleri baştan yalan.

Tebrik ederim, hayatında tadabileceğin en güzel duygulardan birini tattın ama şöyle bir kötü haberim var; ne kadar yorgun olursan ol ertesi gün kendini yine surf yapıyor (yapmaya çalışıyor) bulacaksın!



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder